Değerler ve kurallar hakkında konuşmak her toplumun ve işletmenin gündeminde fakat ne yazık ki birçoğu bu değerlere harcanması gereken zaman, nakit ve insan gücü anlamında bazı kuşkulara sahipti. Günümüz toplumunda Dalai Lama gibi bilgelik ve kanat önderleri, toplumun en büyük sorunun açgözlülük olduğunun bilincinde ve buna paralel olarak bir diğer kesim de mutluluğu ve hayatın anlamını maddeden uzak maneviyatta aramanın peşindeler. Peki ya iş dünyasında durum nasıl? İş dünyasında halen mal ve hizmet sunmak öncelikli öneme sahip fakat bunun yanında kabuk değiştiren ve sonuçlarını da ağır gördüğümüz bu dünyada değerler, inanışlar ve maneviyat odaklı yaklaşım eskiye oranla daha da önem kazanmaya başlayacak gibi görünüyor.
Değerlere Dayalı Yönetimin Nedenleri
Çeşitlilik: Farklı yaş, din ve cinsiyete sahip işletmeler, bakış açılarına ve yaşam deneyimlerine bağlı olarak, bir Firmada kollektif çalışmanın uygun yolları hakkında açıkça farklı ve belki de zıt fikirlere sahip olmaları ve aynı olguları farklı yorumlayarak değişik anlamlar yüklemeleri oldukça olasıdır. Fakat var olan tek gerçek farklı ve zıt fikirlere sahip olunsa bile sistemin ve işleyişin sorunsuz devam etmesi zorunluluğu gerçeğidir.
Küreselleşme: Farklı kültürlerde yetiştirilen bireylerin çeşitli sorulara veya sorunlara farklı tepkileri olabilir. Bazı eylemleri etik ve etik olmayanlar olarak tanımlamak yerine, bazıları global ve sürekli farklılaşan değerlerle uğraştıklarını söylemeyi tercih ederler. Ancak bu, şirketlerin veya çalışanlarının kendilerinden ne beklendiğini anlamalarına yardımcı olmaz.
Maliyet baskıları: Genellikle maliyet düşürmek için Firmalar uyum departmanlarını ve etik uygulamaları ortadan kaldırma yoluna gidebiliyorlar fakat bu durum yakın gelecekte çok daha büyük mali zararlara ve itibar kaybetmelerine sebep oluyor.
Sanal çalışma: Sahada, evden veya diğer çeşitli yerlerde çalışan çok sayıda çalışanla, ortak bir organizasyon standardının oluşturulması ve etik uyum sürecinin o Firmada sağlam bir şekilde oluşturulması zor olabilir. Fakat her yeni durumda olduğu gibi Firmalar profesyonel seçimler yaparak bu zorluğu minimalize edebilir.
Takım çalışması: Hiyerarşik yönetim yapılarının yerini takımlar alır, liderlik unvan yerine kişisel yeteneklerle kazanılır. Bu, “çünkü sana söylemiştim” karar alma standardını ortadan kaldırır.
Girişimcilik ve girişimcilik: Birçok şirket, mümkün olan en düşük seviyedeki çalışanları risk almaya, yenilik yapmaya ve hatta şirket kaynaklarını harcayarak işletmenin sahipleri gibi davranmaya teşvik etmektedir. Büyük kararların sorumluluğu ile sorumlu bir şekilde hareket etme gereği gelir.
Rekabetçi ve agresif medya: Birçok Firma, özellikle kriz özel olmaktan ziyade kamuya açıksa, etik bir krize doğru yanıtın ne olması gerektiğini anlamak için yeterli zamana sahip değildir. Halkın gözünde bir kriz meydana geldiğinde, 24 saat içerisinde çok sayıda medya kuruluşunun agresif rekabet edebilirliği, yöneticinin ilk yanıtının doğru yanıt olmasını zorunlu kılar.
Değerler hakkında konuşmak zor bir iştir, çünkü anlamı yoruma tabidir. Başlamak için en doğru yer, şirketinizin, topluluğunuzun ve sektörün ekonomik yapısına uygun birkaç temel değeri göz önünde bulundurmaktır. En düşük ortak payda yasadır ve bu nedenle başlamak için mantıklı bir yerdir.
Firmanın değerleri, bir konferans odasında bir saat boyunca beyin fırtınası yapan birkaç yönetici tarafından seçilemez. Bir kuruluş için temel değerlerin seçimi üç kelimeyle oluşturulmalıdır: test, test ve test. Kuruluşun her seviyesindeki çalışanlar, vurgulanan değerlere olumlu yanıt vermezse, çabanın sonuçsuz kalma ihtimali ne yazık ki yüksektir. Bu sebeple her şeyde olduğu gibi dene ve gör metodu bu değerlerin oluşturulmasında da önemli bir yere sahiptir.